Bir yabancı Dil öğrenmek için İkna edilmeyi bekleyenlere
‘Audrey Hepburn was a British actress and humanitarian.’ Bu cümle vikipedia’nın Audrey için kurulmuş ilk cümlesi. Onun bir yardımsever ya da başka bir deyişle insansever olmasının asıl sebeplerinden biri sokaklara çıktığı zaman elini tuttuğu insanlarla sıcak teması kurmasını sağlayan o insanların dilini konuşuyor olmasıydı. Kimsenin kendisini dil öğrenmek için ikna etmesini beklemedi.
Biyografiler birçok önyargımızı bir yaraya sürülen merhem gibi örtüp iyileştirir. Çünkü mesela Audrey Hepburn’ün hayatının değişik evrelerinde dersanelere giderek yabancı dil öğrenmediğini tahmin edersiniz. Elbette evliliklerinin bazen yabancı dil öğrenmede iyi bir etkileşim yolu olduğunu düşünsek de, dil öğrenmenin sırrının tümüyle buradan geçmediğini gösterecek çok örnek vardır. İnsanlarla kendi dilinden konuşmanın birçok kapıyı kolaylıkla açabildiğini, ana dilimizi konuşan bir yabancıyla karşılaşınca çok iyi anlarız.
Yabancılığı azaltan ve aslında insanları yakınlaştıran bir yol. Bildiği birkaç kelime ile başkasında anlaşıldığımız zaman parlayan gözlerimizin sebebi bir tür keşiftir, Açılan kapıların, başkalarına uzanan
yolların, Onlarda gördüğümüz kendimizin keşfi.

